Evlilik, kadın ve erkeğin tam ve sürekli bir hayat ortaklığı kurmak maksadıyla gerçekleştirdikleri hukuki birlik veya anlaşmadır. Evlenen çiftlere yeni bir aile kurmalarıyla birlikte çeşitli sorumluluk yüklenmektedir. Farklı ortam ve kültürlerde yetişen çiftler bir arada kalmanın getirdiği sorunları, çatışmaları çözmekte zorlanabilir ve yıpranabilirler. Böyle bir durumda taraflar birlikte veya tekil olarak boşanmak isteyebilirler.
Boşanma, evlilik birliğinin yasal olarak sona ermesidir. Ancak boşanma için Türk Medeni Kanunu’nda yer alan boşanma sebeplerinin biri veya birkaçının varlığı sebep gösterilerek dava açılması ve bu davanın sonucunda hâkimin, tarafların boşanmasına karar vermesi gerekmektedir. Boşanma ile sadece iki kişinin ayrılması değil aynı zamanda nafaka, mal rejimi, müşterek (ortak) çocuk varsa velayet gibi hususlarda değerlendirilir. Konunun daha anlaşılır olması açısından öncelikle anlaşmalı-çekişmeli boşanma ayrımına değineceğiz.
1. Anlaşmalı Boşanma
Evliliğin en az 1 yıl sürmesi şartıyla tarafların birlikte hür iradeleriyle boşanmaya karar vererek dava açtıkları veya bir eşin diğerinin açtığı davayı kabul etmesi ile gerçekleşebilen ve en kısa sürede sonuçlanan boşanma davasıdır. Taraflar, boşanmaya bağlı olan; nafaka, mal rejimi, müşterek çocuk varsa velayet gibi hususlarda anlaşarak protokol düzenlemeli ve hâkim huzurunda bu protokolü kabul ettiklerini beyan ederek anlaşmalı olarak boşanmak istediklerine dair bir dilekçe sunmalılardır.
Bahse konu protokol, hâkim tarafından hukuka uygun olup olmadığı incelemesi yapılacağı için tercihen bir avukat ile birlikte düzenlenmelidir.
Hâkimin, tarafları bizzat dinleyerek iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilen protokolü uygun bulması gerekmektedir. Gerek görürse tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önüne alarak protokolde değişiklik yapabilir. Yapılan değişikliklerin taraflarca kabul edilmesi halinde boşanmaya hükmolunur.
* Anlaşmalı boşanmada davayı iki tarafta açabilir, sonuç değişmez. *
2. Çekişmeli Boşanma
Tarafların, boşanma konusunda anlaşamadıkları, bir tarafın tekil olarak boşanmak istemesi sebebiyle açtığı ve uzun süren boşanma davasıdır. Çekişmeli boşanma davasını açan taraf gerekçesi bulunuyorsa nafaka talebinde ve müşterek çocuk varsa çocuğun üstün yararı ve gözetimine bağlı olarak çocuğun velayeti talebinde bulunabilir. Bununla beraber eşinin kusurlu olduğu iddiasıyla tazminat talebinde de bulunabilir. Ancak boşanma davasını açan taraf iddialarını ispatlamak zorundadır. Aksi halde dava reddedilir.
- Kanunda Yer Alan Boşanma Sebepleri
Başta belirttiğimiz gibi kanunda boşanma sebepleri belirtilmiş olup boşanma davası ancak bu sebeplere dayanılarak açılabilir. Kanunda bulunmayan bir sebebe dayanılarak dava açılamayacaktır. Türk Medeni Kanun’unda yer alan boşanma sebepleri;
- Evlilik birliğinin temelden sarsılması (Şiddetli geçimsizlik)
- Zina (Aldatma)
- Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
- Suç işleme ve haysiyetsiz yaşam sürme
- Terk
- Akıl hastalığı
a) Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması
Genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelden sarsılması için kanunda “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.” denmiştir. Temelden sarsılmasından kasıt, taraflar arasındaki geçimsizliği oluşturan sorunun boşanmaya kadar varabilecek düzeyde bir anlaşmazlık olmasıdır.
* Davayı açan tarafın kusuru daha ağır ise davalı tarafın açılan davaya itiraz hakkı bulunmaktadır. *
b) Zina (Aldatma)
Eşlerden birinin evlilik birliği içerisinde bilerek ve isteyerek eşi dışında biriyle cinsel birliktelik yaşaması durumunda diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan tarafın zinanın ya da diğer bir tabirle aldatmanın öğrenilmesinden başlayarak 6 ay ve her hâlükârda zina eylemi üzerinden 5 yıl geçmesiyle bu sebebe dayandırarak açabileceği dava hakkı düşmektedir.
Zina özel boşanma sebebidir. Evlilik birliği içerisinde eşinin zina eylemini bilen ve bunu öğrendikten sonra affeden tarafın dava hakkı yoktur. Affetme, sözlü veya yazılı şekilde olabileceği gibi eşlerin sergilediği davranışlardan da anlaşılabilir. Örneğin; eşinin aldatmasını öğrendikten evliliklerine son bir şans vererek onunla tatile çıkan eş, diğer eşini affetmiş sayılır.
c) Hayata Kast, Pek Kötü Veya Onur Kırıcı Davranış
Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan tarafın boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlükârda bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmesiyle dava hakkı düşecektir.
Özel boşanma sebebi olan hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışın affedilmesi halinde zina sebebinde olduğu gibi dava hakkı yoktur.
d) Suç İşleme ve Haysiyetsiz Yaşam Sürme
Eşlerden birinin sadece suç işlemesi değil, küçük düşürücü bir suç işlemesi veya sürekli olarak haysiyetsiz bir şekilde yaşamını idame ettirdiği durumda diğer eş, herhangi bir hak düşürücü süre olmadan boşanma davası açabilir. Ancak kanun bu sebeplerin varlığının eşlerin birlikte yaşamasını çekilmez bir hale getirmesi gerekliliğini şart koşmuştur.
* Suçun küçük düşürücü olup olmaması toplum anlayışı ve hâkimin taktirine göre belirlenir. *
e) Terk
Eşlerden birinin, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde diğer eş boşanma davası açabilir. Ancak belirli şartlara bağlanmıştır. Bu şartlar;
- Terk eyleminin en az 6 ay sürmüş olması,
- Terk eyleminin gerçeklemesinden itibaren 4 ay içerisinde ortak konuta dönmeyen eşe, diğer eş tarafından istem üzerine hakim veya noter aracılığıyla ortak konuta dönmesi gerektiğini ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıları belirten ihtarda bulunulması,
- Sonuçsuz kalan ihtardan sonra 2 ay daha sürenin geçmesi
* İhtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. *
f) Akıl Hastalığı
Evlilik birliği içerisinde eşlerden birinin sonradan akıl hastası olması nedeniyle diğer eş için ortak hayat çekilmez hale gelirse, akıl hastalığının geçmesine olanak bulunmadığını resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi şartıyla bu eş boşanma davası açabilir. Davayı açan eş, akıl hastalığının evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğini ispatla yükümlüdür.
Bu makale genel bilgi sağlama amacı taşıdığından, hukuki konularda kesin karar vermeden önce bir hukuk uzmanına danışmanız önemlidir. Hukuki durumlar zaman içinde değişebilir ve detaylar dava özelliğine göre farklılık gösterebilir.
https://www.mevzuat.gov.tr/
www.anayasa.gov.tr
https://karararama.yargitay.gov.tr/
Saygılarımla
Av. Cihangir KOZANOĞLU